fbpx

“Türk Yazarların Egosu Şişik”

Foto: İndigo Dergisi

Türkiye’de Yaratıcı Yazarlık veya kendi deyimiyle “Yazı Yaratımı” Atölyesi düzenleyen birkaç yazardan biri olan ünlü Yazar Mario Levi ile yaratıcı yazarlık atölyeleri, yaratıcı yazarlık kitapları ve yaratıcı yazarlığın kendisi hakkındaki görüşlerini aldık. Levi, sorularımızı içtenlikle yanıtlamaktan kaçınmadı.

Size göre Yaratıcı Yazarlık nedir? Gerekli Bir şey midir?

Şimdi birincisi yaratıcı yazarlık kavramını ben doğru bulmuyorum. Önce oradan başlayalım. Çünkü yazarlık zaten yaratıcıdır. Yaratıcı olmak zorundadır. Ayrıca yaratıcılık kavramının da tartışılması gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden bence doğru terim “yazı yaratımı” olmalı. Ben buna çok inanıyorum. Yazı yaratımı mümkündür tabii. Yani bu bir çalışma işidir. Ben yazı atölyelerinde öğrencilerime öncelikle şunu söylüyorum. Eğer hayatınızın kayda değer bir bölümünü yazıya ayıramıyorsanız, zaten bu iş yapmanız, bu işe soyunmanız anlamlı değil. Çünkü yazmak öncelikle bir çalışma işidir. Ben yazı atölyelerinde öğrencilerime nasıl yazmaları gerektiğini öğretmem, bu  doğru değildir. Ne yapmamaları gerektiğini öğretirim. Bunu yaparken de sadece ve sadece tecrübelerimden hareket ederek konuşurum. En önemlisi yazar adayının gizlide kalmış özelliklerini ortaya çıkarabilme becerisidir. Bu sebeple de benim yazı atölyelerimden bugüne kadar kitapları yayınlanmış olan 20’ye yakın yazar çıktı. Ama bunların hiçbiri birkaç haftalık bir çalışmayla bunu yapmadı. Birkaç yıllık çalışmayla yaptı. Ancak sabır gösterenler, direnenler ve bu hedefe hayatında önemli bir yer verenler ayakta kalabiliyor. Ama yazı yaratımının, yazı yaratımı atölyelerinin güzel taraflarından biri de şudur: Birdenbire henüz daha çok büyük acemilikler çeken bir yazar adayıyla karşılaşıyorsunuz. Ama onda bir cevher var, onu ortaya çıkarıyorsunuz. Ve yavaş yavaş çalışıyorsunuz üzerinde. Ta ki bir kitabı çıkana kadar. O kitap çıktığında mutluluk benzersiz.

 O zaman size göre öğrenilebilir mi? Gizli bir cevher çıkarmak gerekir mi?

Gizli bir cevheri çıkartmak gerekir. Ama dediğim gibi bunu bir okuldan çok, usta-çırak ilişkisi olarak düşünün. Ve zamanla oluşuyor. Ben yapılan işler üzerinden bir yol göstermeye çalışıyorum. İllaki şöyle yazılmalı böyle yazılmalı demiyorum. Az önce dediğim gibi o cevheri ortaya çıkarmak için çalışıyorum.

O zaman kurslar gerekli.  Kişi kendi kendine çalışarak disiplini sağlayarak yapabilir mi?  Yoksa bir usta gerekiyor mu?

Hayır. Usta gerekli değil. Bir insan, kendini yazar olarak yetiştirmek istiyorsa elbette  tek başına yapabilir bunu. Ama bu öncelikle ve öncelikle bir özdisiplin gerektiriyor. Bu özdisipline de herkes sahip değil. Dolayısıyla yazarlık atölyelerine devam edenler ve buradan bir şeyler edinenler, daha çok bir disipline girmek için, bir disiplin altına girmek bu işi yapıyorlar ve biz de olumlu sonuçlar alıyoruz. Yoksa bir insan, bir yazar adayı özdisipline sahipse, pekâlâ tek başına da kendisini yetiştirebilir. Bir yazarın ustaları kimlerdir? Kendisinden önce yazılmış iyi romanlar, iyi kitaplardır, iyi hikaye kitaplarıdır. Yani ustaları onlardır. Haliyle tek başına yapmak istiyorsa bir insan bunu yapabilir. Ama ben şimdi düşünüyorum, hem çok kitap okudum zamanında hem de Türk edebiyatına adını yazdırmış birçok yazar ile tanıştım ve onlardan feyzaldım. Onlardan öğrendiklerim oldu. Yani onlarla sohbetlerim bir çeşit yazı atölyesi gibiydi. Dolayısıyla ben o yazı atölyelerini kendim oluşturdum. Ama her yazar böyle herkese uzun vakit ayırmaya gönüllü değil. Onu da söyleyeyim.

 Yazarlıkla ilgili kitaplar  teorik çalışmalar yazarı  besler mi ? Onlar okunmalı mı?

Kesinlikle Hayır. Hiçbiri beş para etmez.O kadar söylüyorum. Çünkü bu değildir. Böyle öğrenilmez yazarlık. Evet metnin bir matematiği vardır. Bunu biliyorum. Kabul ediyorum. Her metnin bir matematiği vardır. Ama yazarlık mühendislik gibi öğrenilmez. Mümkün değildir bu. Dolayısıyla o kitaplar hiç faydalı değildir. Hiç kimseye tavsiye etmiyorum.

Bu yüzden de mesela ben öyle kitap yazmayı düşünmüyorum açıkçası. Ama çok ilerleyen yıllarda artık bir yazı atölyesi düzenleyecek gücü kendimde bulamazsam fiziksel olarak belki böyle bir kitap yazarım diyorum ama yine de içimde bir şüphe olacaktır yani işe yarayacak mı yaramayacak mı şüphesi.

Ama  şu kitaplar faydalıdır. Ünlü bir yazar Ursula Le Guin geliyor size yazarlık tecrübelerinden bahsediyor. Yani onu okuyun derim. O kitaplar faydalı ama işi böyle matematiksel bir formüle sokanlar değil.. İşte metnin iç yapısı şudur, bir hikayede şunlara dikkat edilmelidir gibi şeyler yapanlar işe yaramaz kitaplar. Çünkü o kitapları gerektiği gibi anlayabilmek için zaten kitap yazmış olmak gerekir. Bu yüzden faydalı ama dediğim gibi yani.

O zaman o kitapları yazarlara tavsiye eder misiniz? Mesela Türk yazarlarına Amerikalı yazarların tekniklerini öğrenmesi için gibi çünkü genelde Amerikalı yazarlar?

Ederim. Ederim yani tavsiye ederim. Ama hiçbir Türk yazarından bunu beklemeyin. Çünkü egoları o kadar şişiktir ki ben zaten her şeyin en iyisini yaparım havasında oldukları için hiç kimse bunu yapmaz açıkçası ama ben az önce Ursula Le Guin adını verdim. Böyle bir kitap çıktı, ben çok ilgiyle okudum o kitabı. Bana çok şey kazandırdı. Onu söyleyebilirim. Böyle kitapların faydası var ama ünlü bir yazarın deneyimlerini aktarmasını şu anda hiç kimse yapmadı. Ben vakti zamanında bunu Tomris Uyar’ın yapmasını isterdim. Şimdi Selim İleri’nin yapmasını beklerim ya da Bilge Karasu’nun zamanında yapmasının isterdim doğrusu. Neden, çünkü bu bir mirastır. Birilerine aktarmak zorundasınız. Ancak ben Bilge Karasu’dan ne öğrendiysem Tomris Uyar’dan ne öğrendiysem sohbetlerimizde konuşa konuşa…

 Siz peki roman günlükleri tutar mısınız?

 Pek tutmuyorum roman günlükleri. Sadece romanı bir romanı hazırlama sürecinde yani yazmaya başlamadan önce şu konuyu işte bu şu konuyu şöyle yazar mıyım böyle yazar mıyım  şeklinde yazılar yazıyorum. Ama bu tamamiyle o romanın yazılmasına yönelik yazılar. Bu da bazen bir ay bazen iki ay sürüyor. O kendiliğin roman günlüğüne dönüşüyor. Ama özel olarak roman günlüğü yazmak gibi bir hedefim hiçbir zaman olmadı. (SEYFİ GENÇ)

NOT: Alıntılarda sitemizi kaynak olarak göstermeniz ve link vermeniz özgür dünya için sevindirici bir adım olacaktır.

Yaratıcı Yazarlık 154 Adet Yazı
Yaratıcı Yazarlık, esasında birçok kişinin kafasındaki yazar imajının kendisidir. Yani kurguladığı veya gerçeğe dayalı bir konuyu kurgulayarak roman, hikaye vb. edebi türde ifade etmen uğraşı. Yaratıcı yazarlar sıklıkla “tıkanma” veya “kısırlaşma” denilen dönemlere girerler. Yazarken zorluk yaşarlar. Bu zamanlarda onlara yol gösterecek teknikler, moral verecek alıntılar ve fikir verecek yerli veya yabancı yazarların deneyimleri bu sitede Türkçe olarak yer alacak.

İlk Yorumu Sen Yap!

Yorum Yap!